İzzet Özilhan: Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Üyesi


İzzet Özilhan İstanbul doğumlu olup üniversite eğitimini Amerika’nın New York eyaletinde bulunan Hofstra Üniversitesinde tamamladı. Türkiye’ye dönmeden once Anadolu Grubunun Moskov bölgesinde yönetici konumunda çalıştı. Dedesinin 1950 yılında kurmuş olduğu Anadolu Holding Grubunda Yönetim Kurulu üyesi olan İzzet Özilhan, Anadolu Efes Spor klübünde de aktif rol oynamaktadır.

StudyinAmerica: Son 10 yılda Amerika’ya gelen öğrenci sayısı her sene artış gösteriyor. Bu Türkiye’nin geleceği için ne anlam taşıyor?

İzzet Özilhan: Türkiye’nin geleneksel hale gelmiş ve bir türlü ayrıştıramadığımız bir olgusu var; eğitime, özellikle de üniversite dönemine, eğitim dışı öğeler karışıyor. Özellikle siyaset, ayrımcılık ve yozlaşma gibi öğelerden arındırılmış bir eğitim zorunluluğunu bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Hem öğrenciler, hem de öğretim görevlileri üzerinde oluşan bu baskı, rafine bir eğitim akışına engel teşkil ediyor. Yurtdışı eğitimlerin tercih edilmesinde ana etkenin bu tür unsurlar olduğunu düşünüyorum. Türkiye açısından hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilir. Yurtdışında kaliteli eğitim almış bireylerin profesyonel hayatlarına ülkemizde devam etmesi toplumsal gelişim için ciddi faydalar taşıyor. Ancak tersi olduğu takdirde, nitelikli profesyonel bireylerin yurtdışında kalmaları, beyin göçüne sebep oluyor ki, bizim bu beyinlere çok ihtiyacımız var.

SIA: Türkiye’de Amerika’ya gelmeyi planlayan ancak bu konuda endişeli veya kararsız olan öğrenciler ve aileleri için Amerikan eğitimi ile ilgili nasıl bir tavsiyede bulunursunuz? Amerika’ya gelmeyi düşünen Türk öğrencileri nasıl (hangi tip) okullara bakmalılar?

İ.Ö: Ben hem ailesine çok bağlı, hem de Türkiye’de yaşamayı çok seven biriyim. Amerika’da eğitim alma fikri ilk ortaya çıktığında, korku ve belirsizlik ilk duygularımdı. Ancak, orada okuyup yaşadığın süreçteki edinimlerin ne kadar üst seviyede olduğunu Türkiye’ye geri dönünce karşılaştırabiliyorsun.
Özellikle profesyonel dünya ve gelişmişlik açısından bakıldığında Amerika, Türkiye’nin potansiyel geleceğini algılamanıza yardımcı oluyor. Belli alanlarda bizden ileride olmaları, zamanda yolculuk etmiş algısı yaratıyor. En önemlisi “vizyon”. Anlayış ve imkanlar açısından ele alınca, Amerika at gözlüğünü çıkarıp, daha geniş bir bakış açısına sahip olmanızı sağlıyor. Geleceğin “inovasyon” zihniyeti üzerine kurulu olduğunu daha net algılayabilmek için, Amerika’da bir süre bulunmayı tavsiye ederim. Orada okumak isteyen öğrenciler için bir kaç tavsiyem olabilir: Zihinlerini özgür bırakıp, yeni ve farklı bir ortama hazırlıklı olsunlar. Amerika’ya gidip yine Türklerden oluşan bir komün içinde bulunmaya çalışmak yerine, farklı kültürlerden, farklı çevrelerden insanlarla iletişim kurmalılar. Geleceğin iş dünyası gittikçe global boyutta yaşanacağından dolayı, üniversitede kurdukları arkadaşlıklar mutlaka ileride fayda sağlayacaktır.

SIA: Şu an Amerika’da bulunan öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir? Yeni mezunlara neler önerirsiniz?

İ.Ö: Öğrenci olanlar usanmadan gezsinler. Birey olarak, kişisel zamanar ayırarak, ulaşabildikleri her yeri keşfetsinler. Gerçekten farklı bir vizyon veriyor yabancı bir ülkeyi keşfetmeye çalışmak. Bakarak değil, görerek ve algılayarak zaman geçirsinler. Üniversite eğitimi kadar, orada “bilinçli” bulunmak da insanı geliştiren bir aksiyon. Mezunlar için tavsiyem bilgi ve edinimlerini değerlendirebilecekleri, vizyona ve gelişime değer veren firmalarda çalışsınlar. Özellikle global şirketleri öneriyorum. Ama tabi ki Türkiye’yi geliştirmek ve geleceğe taşımak için onların varlıklarına ihtiyacımız olduğunu unutmasınlar.

SIA: Amerika’da okuyan Türk öğrencilerinin Amerika’ya kattiklari değer nedir, okudukları üniversitelerden, genel ekonomiye katkilarina kadar?

İ.Ö: Amerika dünyanın tüm kültürlerini barındıran, bunun üzerine de kendi kültürünü sentezleyerek farklılaşmış olan bir ülke. Bence Türk öğrencilerin Amerika’yı en çok şaşırttıkları konu arkadaşlık, dostluk ve yardımlaşma. Bunun dışında eğlenmeyi seven ve eğlenceyi yaratmayı bilen bir toplum modeli olduğumuz için bizi benimsemeleri kolay oluyor. Amerika’ya kattıkları önemli bir öğe de önyargıyı kırmak. Türkleri tanıma şansına sahip olan Amerikalıların bölge ile ilgili fikirlerine değişim yaşanıyor.

SIA: Sizin Amerika’da almış olduğunuz eğitim sizi insan olarak nasıl değiştirdi? Amerika’daki eğitiminiz size bir iş insanı/profesyonel olarak neler kattı ?

İ.Ö: Yurtdışındayken her ne kadar ailen manen yanında olsa da birey olarak yaşamayı öğreniyorsun. Karşılaştığın sorunları kendin çözümlüyor, bireysel yaşam yeteneklerini geliştiriyorsun. Tüm kültürlerden ve ülkelerden insanlarla ilişkide olduğun için, doğal olarak uluslararası iş ilişkisi kabiliyetlerin gelişiyor. Herkes gibi düşünebiliyor, onların gözünden yorumlamayı öğreniyorsun. İş hayatına en büyük katkısı dünyanın akışını algılama, geleceğin konjünktürlerini takip edebilme, vizyoner yaklaşımlar ve hem birey hem de ekip çalışmasında etkinlik sağlıyor.
SIA: Bize New York City de okumak ile ilgili düşüncelerinizi anlatir mısınız? Türkiye’deki bir öğrenci neden New York City de okumayi dikkate almalıdır? New York bir şehir olarak nasıl bir avantaj sağlıyor?

İ.Ö: Tüm dünyayı küçültüp bir şehire sığdırınca, New York ortaya çıkıyor. Ne ararsan ve ne tür kültürleri tanımak istersen orada bulabilirsin. Kozmopolit kelimesinin gerçek manasını New York’ta yaşıyorsun. Öğrencilik döneminde New York’ta bulunmanın en büyük avantajı, oranın inanılmaz enerjisine, devinimine ve dinamik yaşamına ayak uyduracak enerjin oluyor. Çok kolay adapte olabilir ve geleceğinle ilgili doğru adımları atmayı öğrenebileceğin bir şehir.

SIA: Babanız Türkiye’nin en başarılı sanayicilerinden birisi olarak sizi üniversite hayatınıza nasıl hazırladı?

İ.Ö: Tuncay Bey’in üzerimdeki emeğini anlatmak için kitap yazmak lazım. Baba sevgisi bir yana, profesyonel düzlemden baktığımda hayranlık duyduğum ve idol olarak kabullendiğim bir kişilik. Benim en yakın arkadaşım. Tuncay Bey hazırlamaz, nasıl hazırlanmak gerektiğini öğretir. Sana gözlemleme ve kendini geliştirme yeteneğini aşılar, gerisini sen yapmak zorundasındır. Özgür bireyler yetişmesi konusunda hassas olduğu için, kontrol altına almak yerine yönlendirmeyi tercih eder. Biraz mevlana ve sevenleri arasındaki ilişki gibidir. Baskı kurmaz, duruşu ve düşünceleri ile doğal olarak seni kendine çeker.

SIA: Sizin Amerika’ya gelmenizde ve genel başarınızda ailenizin rolü neydi?

İ.Ö: Ailem, tüm bireyleri, vatanını seven ve Türkiye’de yaşamanın değerini bilen bir ailedir. Ülkesine faydalı olabilmenin en önemli yolunun, dünyayı tanımak, takip etmek ve önüne geçmek olduğunu düşünür. Bunun en efektif yolu farklı kültürleri tanıyabileceğiniz, farklı vizyonlara sahip olabileceğiniz bir eğitim almak. Tuncay Bey ve Emine Hanım, bu mentalite ile Amerika’da eğitimlerini tamamlamışlar. Kendilerinde gördükleri faydalardan yola çıkarak, beni de yurtdışı eğitim konusunda destekledir. Bugün baktığımda iyi ki bu yoldan yürümüşüm diyorum. Oradan aldığım vizyon ile kendimi ülkesine ve dünyaya daha faydalı ve entegre hissediyorum.

SIA: Şu ana kadar kariyeriniz için harika şeyler yaptınız. Gelecek icin hedefleriniz nelerdir?

İ.Ö: Kendim için planlarım bugündür. Bugün ne iş yapıyorsam onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Gelecek ise bence bireysel bir hedef değil, bir takım oyunudur. Çevrenizdeki zihinlerle oluşturduğunuz ve ulaşmaya çalıştığınız bir Kaf dağıdır, birlikte ne kadar yükseği hedeflerseniz o kadar başarılı olursunuz.

SIA: Amerika’daki eğitiminiz kariyerinize nasil katkı sağladı? New York’da okumanız özellikle başarınızda rol oynadı mı?

İ.Ö: İş tecrübesini, Anadolu Grubu’nun farklı şirketlerinde çalışarak edindim. Grupta rotasyona dayalı bir gelişim anlayışı hakim olduğu için, tüm çalışma yöntemlerini ve profesyonelliğin gerektirdiği detayları öğrenebiliyorsunuz.

SIA: Röportajınız için teşekkür ederiz.

İ.Ö: Kurucunuz ve uzun yıllık dostum Tamer Türkman’a teşekkür ederim.